Diyalektik ve Bilimsel Felsefe


Diyalektik nedir?


Diyalektik, evrende her şeyin karşıtı ile varolduğunu ve karşıtlıkların birlikte devinimi ile sentezin yani evrendeki her şeyin meydana geldiğini ortaya koyan, bilimsel felsefenin temel yöntemidir.

Felsefeye bilimselliğini veren şey diyalektiktir, eğer ki felsefe evrensel diyalektiğe göre icra edilmezse, ortaya çıkan düşünceler subjektif (kişisel/şahsi) düşünceler olacaktır, evrenselliği ve objektif bir bilimselliği (nesnelliği) olmayacaktır.

Bu nedenle felsefe ve düşünce dünyası ile ilgilenen kişilerin evrensel diyalektiği iyi anlamaları, öğrenmeleri ve felsefe icra ederken kullanabilmeleri gerekmektedir. Linkteki kitap Tarihsel ve Diyalektik Materyalizm konusunda örnek bir kitaptır ve bilimsel felsefeyi daha iyi anlamanızı sağlayacaktır;

Tarihsel Materyalizm ve Diyalektik Materyalizm

Doğadaki Diyalektik İşleyiş

Engels bu konuyu Doğanın Diyalektiği adlı yapıtında açımlamıştır. Kuşkusuz bu görüşlerle Marx’ın da uyuşum içinde olduğunu kabul edebiliriz. Engels, öncelikle şunu belirtir:

Doğada hiçbir şey değişmez ve durağan değildir, tersine her şey devinim, değişim ve gelişim içindedir. Özellikle doğada üç etmen iş başındadır. Birincisi çoğalma ve ayrımlaşma yoluyla bitki ve hayvan bedenlerinin gelişimini sağlayan hücrelerin bulunması ikinci olarak enerjinin dönüşümü yasası ve üçüncü olarak Darwin’in evrim kuramına uygun olarak evrimleşme sürecinin varlığıdır (Copleston, 1998: 79).

Engels, bilimin verilerini de dikkate alarak doğadaki sayısız değişimlerin karmaşıklığı içinde hüküm süren diyalektik devinim yasalarının, tarihteki olayların görünürdeki olumsallığını yönetenlerle aynı yasalar olduğunu öne sürdü. Bir başka deyişle Marx ve Engels, doğanın ve tarihsel sürecin diyalektik yasalar tarafından yönetildiğinin deneyim tarafından doğrulandığına inanıyorlardı.

Diyalektik Yasalar

Engels, Doğanın Diyalektiği’nde diyalektik yasaları şu şekilde dile getirdi: 1) Nicelik değişimlerinin nitelik değişimlerine yol açması yasası, 2) Karşıtların birliği ve savaşımı yasası, 3) Olumsuzlamanın olumsuzlanması yasası.

Diyalektik 1. kanun - karşıtların birliği kanunu (karşıtların kutupsal birliği kanunu)

diyalektiğin en genel, kapsamlı ve temel kanunudur. bu kanunun iki anlamı vardır:

tüm şeyler, tüm süreçler, tüm kavramlar son tahlilde tek bir mutlak birlikte bir araya gelirler, yani nihayetinde tek bir birlik oluşturmayan karşıtlık, fark yoktur.

tüm şeylerin, özdeş oldukları kadar mutlak biçimde farklı ve tümden veya sınırsız bir biçimde karşıt olmalarıdır. (karşıtların kutupsal birliğini en iyi tanımlayan kanun budur.) bu kanun her şey, her olgu ve bir bütün olarak dünya için geçerlidir. yalnızca düşünceyi ve yöntemi ele alırsak şöyle de ifade edilebilir: insan zihni en keskin çelişkileri ve karşıtlıkları bile birliğe kavuşturma konusunda sonsuz bir yeteneğe sahiptir. öte yandan şeyleri sonsuz derecede farklılaştırabilir ve tahlil ederek karşıtlıklarına ayrıştırabilir. bu sınırsız birlik ve farklılık gerçekte var olduğu için insan zihni, şeylerin sınırsız birliğini ve sınırsız farklılığını tesis edebilir.

bu evrensel kanunu bir kaç örnekle açıklamak mümkün:

-gece ve gündüz örneğini ele alalım:

12 saatlik gündüz ve 12 saatlik gece vardır, aydınlık ve karanlık zamanı vardır. gece ve gündüz karşıtlıktır, birbirini dışlarlar. ancak bu dışlama geceyle gündüzün 24 saatlik bir günün parçası olmasını engellemez. bu nedenle gece ve gündüz karşıtlığı 24 saatlik gün kavramında ortadan kaldırılır.

-erkek ve dişiyi ele alalım:

bu karşıtlık eski çin felsefesinde önemli bir rol oynar. erkek ve dişi arasındaki karşıtlık yi-ching (değişimler ve dönüşümler kitabı) felsefesinde temel kanun niteliğindedir. erkek ve dişi birbirine karşıttır. ancak bu durum erkek ve dişinin birlik olmasını, genel insan kavramı çeşidi olmalarını engellemez. ikisi de insan çeşidi oldukları için tamamen aynıdırlar.

-hareket ve hareketsizlik:

normal düşünce hareket ve hareketsizlik süreçlerini mutlak bir biçimde birbirinden ayırır. hareketsiz olan hareketsizdir ve hareketli olan hareketlidir.

fizikçi, hareketsizliği hareketin bir başka çeşidi olarak ele alır, keza hareketi de hareketsizliğin başka bir çeşidi olarak görür.

bu karşıtların birliği kanunun kapsamadığı tek bir anlamlı cümle bile kurulamaz. özne ile yüklemin aynı olduğu, anlam içermeyen ‘’bir aslan bir aslandır’’ gibi gibi önermeleri bir kenara bırakırsak; yukarıda sözünü ettiğimiz ilke her yerde geçerlidir.

sıradan bir önermeyi ele alalım:

‘’aslan yırtıcı bir hayvandır.’’

bir şey: a - aslan - , bir şey b ile özdeşleştirilir. ama aynı zamanda a, b’den ayrılır. aslan yırtıcı bir hayvandır; burada yırtıcı hayvan türleriyle özdeşleştirilir.

ama aynı anda onlardan farklılaştırılır. şu formülle ifade edilemeyecek bir cümle oluşturulamaz: a=b

anlamı olan tüm cümleler karşıtların birliği kanununa uyar.

her anlamlı cümlede bulunan ve özne ile yüklemin özdeşleştirilmesi, farklılaştırılması ve kıyaslanmasını içeren bu karşıtlık, çin felsefesinin klasik dönemindeki, ‘’beyaz bir atın’’ bir at olup olmadığı gibi konularda tartışan ‘’sofistler’’ tarafından da görülmüştür.

- düşüncenin temel yapısı karşıtların kutupsal birliğinden oluşur. tüm diğer düşünce kanunları buradan türemiştir, diğer yandan da bu karşıtlıkların kutupsal birliği tüm diğer şeylerin doğasına tekabül eder.

Diyalektik 2. kanun - yadsımanın yadsınması kanunu (karşıtlar halinde gelişmesi kanunu)

yadsımanın yadsınması kanunu her şeyin değiştiğini veya süreçlerden oluştuğu önermesine nazaran daha özel bir içeriğe sahiptir. bu kanun değişikliklerinin, hareketlerin veya gelişimlerin en genel şekli hakkında da bir şeyler anlatır.

bir kere, tüm hareketler, gelişimler değişiklikler karşıtlıklar veya zıtlıklar halinde, yani bir şeyin yadsınmasıyla gerçekleşir. bu nedenle yadsımaktan söz edilir. yadsımak reddetmek demektir. kavramların değişimi bu şekilde ifade bulur. şeylerin gerçek hareketi akılda kavramsal düzeyde yadsıma olarak görünür. bir başka deyişle, yadsıma şeylerin hareketinin veya değişiminin akılda en genel şekilde temsil edilmesidir. sürecin ilk safhası yadsımadır. değişimin kaynağı olan şeyin yadsınması da "şeylerin karşıtına dönüşmesi kanunu"na tabidir. yadsımanın kendisi de yadsınır. bu yüzden yadsımanın yadsınmasından söz ediyoruz.

- olumlamanın olumsuzlanmasıyla yadsıma ortaya çıkarken, yadsımanın yadsınmasıyla olumlama ortaya çıkar. evet yadsınırsa hayır elde edilir: ilk yadsıma. hayır bir kez daha yadsınırsa evet elde edilir: ikinci yadsıma.

sembolik olarak ifade edersek;

1. olumlamanın olumsuzlanması, p için, p nin olumsuzlanarak yadsınması sonucu çıkan: p’

2. p’ yadsımasını bir kez daha yadsarsak: (p’)’= p olumlanması ortaya çıkar.

ama diyalektikteki çifte yadsımadan eski ve özgün olan şey tekrar oluşturulamaz ki işin alameti farikası buradadır yani başlangıç noktasına geri dönülmez, aksine yeni bir şey ortaya çıkar. süreci başlatan şey ya da durum daha üst düzeyde yeniden oluşur. çifte yadsıma sürecinden özgün niteliklerin korunduğu ve genişletildiği başka özellikler, yeni bir şekil ortaya çıkmıştır.

- bu kanun ayrıca düşüncenin bir kanunu olması bakımından da özel bir formülasyona sahiptir. düşüncenin kanunu olarak şu biçimi ele alır:

çıkış noktası olumlu önerme, yani tezdir. bütün düşünme biçimleri herhangi bir önerme ya da iddiayla başlar. bu önerme yadsınır veya karşıtına dönüşür. ilk önermeyi yadsıyan bu ikinci önermeye karşıt ya da antitez denir. bu ikinci aşamadır. ikinci önerme yani antitez tekrar yadsınır ve üçüncü önerme olarak sentez elde edilir; sentez de tezin ve antitezin yadsınmasıyla daha üstün, olumlu bir önermeye ulaşılmasıdır.

- kanunu doğru algılayabilmek için iki türlü yanlış yorumlamaya ya da çarpıtmaya karşı dikkatli olmak zorundayız.

tez ve antitez diyalektik olarak son önermede, yani sentezde birleştirilir. diyalektik birleşme iki karşıt şeyin karşılıklı olarak dışlanan nitelikleri ortadan kaldırıldıktan sonra kalan özelliklerinin salt toplamıyla karıştırılmamalıdır. diyalektik gelişme bu şekilde gerçekleşmez, çünkü burada karşıtlar birbirine karışır veya yok edilir, gelişme de engellenir. diyalektik gelişmenin temel özelliklerinden biri yadsımalarla gerçekleşmesidir ve bu yadsımalar kaçınılmazdır. yadsıma olmadan ne süreç, ne gelişme, ne de yeninin ortaya çıkışı söz konusu olabilir.

hatalı ya da sahte diyalektik, eski ile yeni arasında bir iletişimin, bir uzlaşma çabasının olduğunu ifade eder: eskiyi ortadan kaldırmadan, eski yeniyle birleştirilmeye çalışılır. gelişmenin diyalektiğinin bu şekilde yanlış anlaşılmasının altında, yadsımanın birliğin temel faktörü olarak oynadığının unutulması yatmaktadır. gelişme sürecinden ortaya çıkan yeninin, ‘’eskiyi yadsımakla ya da ortadan kaldırmakla kalmayıp aynı zamanda kendi içinde barındırdığı’’ gerçeği göz ardı edilir. bu duruma dikkat edilmezse fransız filozof bergson’un felsefesinde olduğu gibi, gelişim diyalektiğinin çarpıtılmasıyla karşı karşıya kalır insan. bergson’da gelişme kavranılmaz mistik bir sürece dönüşür, eski ile yeni arasındaki ilişkiler salt karşılık olarak kavranır, aynı anda özdeşlik olarak kavranmaz.

Diyalektiğin 3. kanunu `niceliğin niteliğe ve niteliğin niceliğe dönüşümü ilkesi`

bu ilkeye göre bir şeyin veya şeylerin salt çoğalması nitelikte, yani özelliklerde değişime yol açmaktadır ve tersi, yani niteliksel bir çoğalmanın nicelikte bir değişime yol açtığı da doğrudur.

açıklama için birkaç örnek: (ilk örnek fizik alanında)

suyu ele alalım. suyun belli bir sıcaklığı vardır ve bu sıcaklığı belli bir noktaya kadar yükselttiğinizde gitgide ısınan su değil, buhar elde edersiniz. tersi durumda, yani sıcaklığı belli bir noktaya kadar düşürdüğünüzde gitgide soğuyan su değil, buz elde edersiniz. moleküllerin hızı niceliksel olarak düştüğü için su donar. sıcaklık en küçük parçacıkların, yani moleküllerin hareketinin bir ifadesidir; molekül hareketinin niceliğini, bir başka ifadeyle moleküllerin hareket etme hızını düşürürseniz belli noktalarda özellikler de değişir: gaz halinden sıvı hale, sıvı halden katı/ donmuş hale. yine ancak molekül hareketini niceliksel olarak değiştirerek buzu suya veya suyu buhara dönüştürebilirsiniz. niceliğin niteliğe dönüşümü yasasının en güzel örneğini bugün atom araştırması sunmaktadır. kimyasal element atomlarının çeşitli nitelikleri daha küçük bileşenlerinin, yani elektronların basit sayısal nicelikleriyle ilişkilidir. bir başka örneği zooloji ve botanikten verelim. nihayetinde tüm bitki ve hayvanların küçük temel birimlerden, yani hücrelerden oluştuklarını biliyorsunuz. her canlı bir veya birkaç küçük hücrenin gelişimiyle, çoğalmasıyla ortaya çıkar. yani canlıların çeşitlilikleri hücrelerin niceliğine dayanır.

hücre miktarı arttırılırsa başka özelliklere, başka bir şekle, vs. sahip başka canlılar ortaya çıkar.

tersine bir süreç de yaşanabilir: bir canlıdan belli sayıda hücre çıkardığınızda fazla zarar görmeyecektir. aynı canlı olmayı sürdürecektir. ama belli bir eşiği aşarsanız bu durum canlıya zarar verecektir. bir insanın saçlarını keserseniz, tehlikeli bir durum oluşmaz, ama bir kolunu veya bacağını keserseniz niteliksel değişim yaratırsınız. büyük olasılıkla insan ölüp gidecektir. bir insandan bir miktar kan alabilirsiniz; ama belli bir düzeyi aşarsanız ölüme yol açarsınız: niteliksel değişim.

son olarak da siyasal iktisattan bir örnek. siyasal iktisatta bir miktar paranın ancak belli bir asgari tutara ulaşırsa sermaye olarak işe yarayacağını öğrendiniz. örneğin, bir ruble sermaye değildir, 10 ruble de değildir; 10.000 ruble belli koşullarda sermaye olarak işe yarayabilir. salt niceliğin değiştirilmesiyle bir para tutarı sermayeye dönüşebilir, başka özelliklere bürünür, başka bir etkiye sahip olur, nitelik değiştirir. sermaye yoğunlaşma ve merkezileşme yoluyla büyüdüğünde niteliksel bir dönüşüm gerçekleşir: tekelci sermayeye doğru bir dönüşüm yaşanır.

tekelci sermayenin bütün bir kapitalist sermaye dönemine, yani emperyalist döneme hükmettiğini siyasal iktisattan biliyorsunuz.

tersi: tekelci kapitalizme, yani belli nitelikteki bir sermayeye sahip olduğunuz anda bu yeni nitelik niceliksel oranlara ve özelliklere dönüşür. tekelci sermaye tekelci olmayana nazaran daha yüksek bir kâr oranı elde eder. tekel fiyatları genellikle serbest rekabettekinden daha yüksektir.

son olarak, bu üçüncü diyalektik ilkenin ilk iki ilkeyle ilişkisinin ne olduğunu soruyoruz. burada da niceliğin niteliğe ve niteliğin niceliğe dönüşümü kanununun karşıtların birliği ilkesinin özel bir uygulamasından ibaret olduğu anlaşılıyor. nitelik ve nicelik kutupsal karşıtlıklardır. nitelik, ortadan kaldırılan niceliktir, nicelik de ortadan kaldırılan niteliktir.

elinizde bir elma, bir armut ve bir erik varsa, bu üçü de farklı niteliklere sahiptir. ancak farklı nitelikleri olumsuzladığınızda ve soyutladığınızda bu üçünü toplayabilirsiniz. bir elmayı, bir armudu ve bir eriği toplayamam, ancak üç meyve olduklarını söylersem onları toplayabilirim. demek ki olumsuzlanan nitelik niceliktir, olumsuzlanan nicelik niteliktir. bu karşıtlar her şeyde mevcuttur. her şey belli bir boya, miktara veya dereceye, aynı zamanda dabelli özelliklere sahiptir. tüm şeyler gerek niteliğe gerekse de niceliğe sahiptir. karşıtlar olarak iç içe geçerler, birbirlerine dönüşürler.

Tarihsel Diyalektik

bilinen ilk üretim tarzı primitif (ilkel) komünizmdir. yani küçük bir insan grubunun önemli üretim araçlarına ortak sahip olması. bu ilkel komünizm tüm toplumsal gelişmenin çıkış noktasını, tezini, temelini oluşturur. ilkel komünizm ortadan kaldırılır, yadsınır, olumsuzlanır.

ortak üretim araçları mülkiyeti ve ve ortak üretim yerine sırasıyla özel üretim, köle ekonomisi, feodal üretim, basit meta üretimi, en sonunda da kapitalist üretim geçer. bu antitezdir.

ilkel komünizmin olumsuzlanması, çeşitli tarihsel şekillerde özel üretimdir. sonra üçüncü aşama gelir: özel üretim yadsınır, ortak mülkiyet ve komünizm daha yüksek bir seviyede yeniden kurulur. bu çifte yadsımayla gelişme daha yüksek bir seviyede çıkış noktasına geri döner. kapitalist üretimden doğan sosyalist ya da komünist üretim artık ilkel komünizm değildir, çok daha yüksek bir gelişme evresindeki, kapitalizmin teknolojik başarılarını da devralmış olan komünizmdir. insan artık ilkel komünizmde kendisine hükmeden doğaya hükmediyor. ayrıca, modern komünist toplumun kapsamı da ilkel komünist toplumun kapsamından çok daha geniştir, ilkel komünizm en fazla bir kaç topluluğu tek bir ekonomik birim içinde birleştirebilirken, modern sosyalizm veya komünizm bütün dünya ekonomisini kapsamaya uygundur.

modern komünizm ile ilkel komünizm arasındaki fark budur. ama ilkel komünizm, modern komünizmi içinde barınmaya devam eder.

üretim araçlarının ortak mülkiyeti yeniden sağlanmıştır. kapitalizm, komünizmde olumsuzlanmış ve ortadan kaldırılmıştır. ancak bu olumsuzlama mutlak veya soyut değil, göreli, somut ve koşullara bağlıdır. gerek kapitalist teknoloji gerekse kapitalizmin ürettiği fabrika içindeki işbirliği korunmaktadır. son olarak, bu örnekte diyalektiğin iki çarpıtmasını göstermek istiyorum. sosyalizme ulaşmak için kapitalizmi ortadan kaldırma veya yadsıma zorunluluğunu göz ardı eden ilk çarpıtma, reformist veya oportünist görüş olarak bilinir. diyalektiğin bu alandaki ikinci çarpıtılmasında, kapitalizmin unsurlarının sosyalizmin inşası için devralındığı göz ardı edilir; bu da anarşist görüştür. çarpıtmalardan birine diyalektiğin oportünist çarpıtması diğerine de anarşist çarpıtması denme sebebi budur. tarihsel deneyim bu iki çarpıtmanın birbirine dönüştüğünü ve birbirinin yerini aldığını göstermektedir.

peki yadsımanın yadsınması kanununun kaynağı nedir? bu kanunun karşıtların birliği kanunuyla bağlantısı nedir? bu kanunun karşıtların birliği kanunuyla doğrudan bağlantılı olduğu açıktır. yadsımanın yadsınması kanunu, süreç olarak, zaman içinde, yani ardışıklık içinde bir işlem olarak karşıtların birliğidir. karşıtların birliği süreç olarak düşünüldüğünde yadsımanın yadsınması kanununu, başka bir ifadeyle, karşıtlık yoluyla gelişme kanununu doğurur. ilk önerme, yani karşıtların birliği kanunu, yapısal ya da statik varlık açısından "şeylerin" en genel ilişkilerini temsil eder. iki önerme de birbirine öyle bağlıdır ki, her süreç ve her şey için aynı anda ve aynı ölçüde geçerlidirler.

iki önerme iç içe geçmekte, ayrılmaz bir bütün oluşturmaktadır. ilk önerme dünyanın boylamasına bir kesitini sunarken ikincisi enlemesine bir kesitini sunar.

Diyalektik ve Bilimsel Felsefe konusunda takip edilebilir bir kanal;

https://www.youtube.com/@bsmkolektif

Daha yeni Daha eski